28 Ağustos 2014
28 Ağustos 2014,
 0

İmplant, vücut içerisindeki dokulara tedavi amacıyla yerleştirilen yapay malzemelerdir.

Diş implantı ise; diş eksikliklerinin tedavisinde kullanılan; adeta diş kökünü taklit eden, titanyumdan üretilmiş materyallerdir.

Aslında implantın tarihçesi araştırıldığında bunun Çin uygarlığında milattan önce 4000, Mısır uygarlığında 2000, İnka uygarlığında 1500’lü yıllara kadar dayandığı görülmektedir. Dişsizliğin giderilmesi amacıyla titanyumdan önce çekilmiş dişlerin, fildişlerinin, altın, gümüş gibi metallerin tarih boyunca implant amacıyla sıklıkla kullanıldığı, yapılan arkeolojik kazılarda tespit edilmiştir. Yakın dönemde ise 1800’lü yıllarda Maggiolo tarafından diş eksikliğinde implant amaçlı altın kullanıldığı bilinmektedir.

Modern anlamda titanyum yüzeyli ilk implant 1950’li yıllarda Per-İngvar Branemark tarafından uygulanmıştır. Tavşan kemiğinde yapılan bir deneysel çalışma sonucu titanyum ve kemik arasındaki bağlantı tespit edilmiştir. Bu çalışma sonucunda titanyum ve kemik arasında bir bağlantı oluştuğu görülmüş ve bu durum osseoentegrasyon olarak ifade edilmiştir. Devrim niteliğindeki bu çalışma, ilerleyen yıllarda titanyum implantın ilk olarak total dişsiz bir hasta üzerinde klinik olarak uygulanması şeklinde devam etmiştir. İlk yapılan implantlarla ilgili klinik sonuçlar 1980’li yılların başlarında yayınlanmaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren yavaş yavaş diş implantının fiziksel özellikleri, yüzey özellikleri ve şekli yanında kullanım alanları üzerine çalışmalar hız kazanmıştır. Başlangıçta basit bir silindirik kimi zaman da yivli bir vidayı andıran implant, araştırma geliştirme çalışmları ile diş kök formunu alan, kemik ile kaynaşma ve bağlantı yüzeyi güçlendirilmiş şekle bürünmüştür. Klinik olarak kullanım alanları da tartışılmaya başlanmıştır. Artık günümüzde İmplant tedavisinin kullanım alanları
a)Tek Diş eksiklikleri
b)Çoklu diş eksiklikleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Tek diş eksikliklerinde, geçmişte en sık uygulanan tedavi seçeneği köprü protezleridir. Ancak köprü protezi tedavisinde, diş eksikliğinin önündeki ve arkasındaki sağlıklı dişlerin aşındırılması söz konusudur. Sağlıklı bir dişin aşındırılarak mine dokusunun yok edilmesi, dişin ağızdaki ömrünü belirgin süre azaltmaktadır. Bunun nedeni dişin koruyucu tabakası olan mine dokusunun aşındırılması ve dişin dış etkenlere karşı savunmasız hale gelmesidir. Köprü protezi tedavisi bu dezavantajı nedeniyle geçmiş yıllardan beri, alternatifi bulunmaya çalışılan bir tedavi şeklini almıştır. Modern diş hekimliği implant tedavisini, tek diş eksikliklerinde en sağlıklı ve en koruyucu tedavi seçeneği olarak hizmetimize sunmuştur. Tek diş eksikliğinde implant tedavisinin uygulanması ile, eksikliğin önündeki ve arkasındaki sağlıklı dişlere hiç dokunulmadan, sadece boşluğa titanyum diş implantı yerleştirilir. İmplantın kemikle kaynaşmasını takiben bu implantın üzerine porselen diş protezi konularak tedavi sonuçlandırılmış olur. Sağlıklı dişlere zarar vermeden, diş eksikliklerini tamamlayabilmek implant tedavisi ile oldukça kolay ve güvenilir bir tedavi çözümüdür.

Çoklu diş eksikliklerinde ise implant tedavisini; tam ve kısmi dişsizlikte implant tedavisi olarak ikiye ayırabiliriz.

Tam (total) dişsizlikte implant tedavisi, alt ve üst çenede incelenebilir. Üst çenede hiç dişi olmayan bireylerde en az 6 implant yerleştirilmesi ile, üst çene dişlerinin tamamı porselen sabit protez şeklinde tamamlanabilir. Yerleştirilen implant sayısının 6’nın üzerine çıkması, hem yapılacak olan implant üstü köprü protezinin tutuculuğu hem de köprünün tek parça değil de, parçalı köprü olarak yapılmasına imkan sağlar. Bunun sonucunda ileride köprü değişimi yapılmak istendiğinde, parçalardan bir tanesi çıkarılarak sonuca daha kolay ve daha ekonomik yoldan varılabilir. İmplant sayısının çoğalmasının bir diğer avantajı ise, implantın çevresindeki kemik erimesini engellemesidir. Ne kadar çok implant yerleştirilir ise, mevcut kemik dokusu o kadar korunabilir.

Üst çenede tam dişsizlikte bir diğer tedavi seceneği ise 4 implant yerleşimi ile uygulanabilen hareketli implant üstü protezleridir. Halk arasında “damak “ olarak da adlandırılan haraketli protezlerin kullanımı oldukça zordur. Bu tip protezlerin dişeti dışında herhangi bir tutucu noktasının bulunmaması ve sürekli hareket halinde olması, yemek yeme ve konuşma sırasında tam dişsiz bireylere fazlaca sorun yaratmaktadır. Ancak sıklıkla üst çenede hareketli protezlerde komplikasyonlarla karşılaşıldığında hastalar tarafından; implant sayısının arttırılarak sabit proteze geçiş şeklinde tedavi seçeneği sıklıkla tercih edilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir