Vücutta herhangi bir dokuda işlev görmek üzere tıbbın ve dişhekimliğinin herhangi bir dalında teşhis ve tedaviye yardımcı olan malzemelere ”biyomateryal” denir. Kullanılan bu biyomateryaller aynı zamanda da biyouyumluluk özelliğine sahiptirler. Biyouyumluluk, dokuya yerleştirildiğinde ”fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak dokuya herhangi bir zarar vermeyen maddeler” kavramını ifade etmektedir. Modern dişhekimliğinde kullanılan implantlar, titanyum içerikli alaşımlardır ve biyouyumlu olduğu için vücutta herhangi bir reaksiyon meydana getirmezler ve reddedilme durumu söz konusu değildir.
Ancak bazen erken ve geç dönemde enfeksiyon ya da protez ile ilgili komplikasyonlardan dolayı implantın kemik ile olan bağlantısı bozulabilir ve implantın adeta enfeksiyona maruz kalmış ve çekilmesi gereken bir doğal diş gibi kemikten uzaklaştırılması gerekebilir. Çünkü enfeksiyon gelişmiş bir implantın üstüne asla protez yapılamaz. Ancak bu bir reddedilme durumu değildir. Bu durum başarısız (fail) implant olarak ifade edilir. Klinik olarak bu tarz sorunlar yaşayan hastaların sıkça sorduğu sorulardan olan bu reddedilme durumu %1-2’lik gibi bir oranda gerçekleşmektedir. Eğer mevcut başarısızlık durumu, vücut tarafından implantın ”reddedilmesi” olsaydı; bu durumda birden fazla implant yaptırmış olan hastalarda sadece 1 implantın kaybını açıklamak bilimsel olarak imkansız hale gelirdi. Araştırmacılar çoklu implant yaptıran hastalarda nasıl oluyor da bir ya da birkaç implant aynı dönemde ve aynı şartlarda yapıldığı halde başarısız oluyor da diğerlerinde herhangi bir sorun oluşmuyor sorusuna cevap aradıklarında karşılarına cerrahi işlem sırasında ve sonrasında gerçekleşen durumların bu soruna altyapı oluşturduğu sonucuna varmışlardır. Cerrahi sırasında implant uygulanacak olan kemik bölgesi, implanta yuva açarken oluşan ısınmayı minimalize etmek için serum ile soğutulmaktadır. Ancak implant bölgesinde bu soğutma tolere edilmezse, ısınan kemik implantın etrafını saramayacağından iyileşme dönemi sonunda başarısızlık görülebilir. Aynı sonucu oluşturabilecek diğer bir durum da yetersiz ağız hijyeni olan hastalarda, ağız içindeki plak ve diştaşındaki bakterilerin kemikte bakteri kolonileri oluşturarak implant-kemik arasındaki bağlantıyı bozabildiği bilimsel çalışmalar ışığında görülmüştür.
Geç dönemde ise protez yapımına bağlı sıkıntılar yaşanabilmektedir. Okluzal travma denilen yani hastanın dişleri ya da implant üstü protezlerin karşılıklı temas halindeyken, implant-kemik arasındaki bağlantı bölgesine normalden daha fazla yük gelmesi sonucunda implant kaybına yönelik durumlar gelişebilmektedir.